*Med Cezr*2
Zihin, kendine özgü oluşturmuş olduğu mekanizmada, beden ve ruh ikilisini
İptal ederek , zemin kaygısına mahal veremeden inişleri çıkışları topluyor ..
İlk davetiye posta kutusuna verilmeden gönderiliyor (ışınlanıyor mu? )Üzerinde adres olmayan zarfı açanlar ; koşmaya başlıyorlar nefes nefese , düşmeler oluyor , yara bazen küçük bir sıyrık bazen de çok derinde …” Kan kaybı çok ! lütfen yardım edin “ (endişem bana kalıyor )
Her caddede aynı kalabalık , hızla koşuyorlar ( Nereye ) ellerinde kağıt ,mürekkep yere damlıyor , ekleri çoğaltmışlar , kullandıkları gözlük beyne aynı sinyali veriyor ( bu denklem karışık sadeleştirmek gerek ). Telaşın nabzını da ara sıra yokluyorlar ... Başkalaşıma devam…
Devam eden cümlede ; noktaya karşılar hemen virgül ..Seyrediyorum koşanları ; yüzleri yabancı , yürekleri aynı…Kaybettiklerini umursamıyorlar bile , şart kipi devrede
( koş ! )…
Yolun sonunda büyük bir yol haritası , yığılmışlar oraya ;hesaplar –kitaplar yapılıyor
geceyle gündüz yer değiştiriyor ve geriden gelenler haritaya bakmak için sabırsızlanıyor . Haritanın bir tarafı eksik !
- Haritayı niye tamamlamadınız
- Düşüncelerin tamamlaması daha iyi olmaz mı ?
İkimizde gülümsedik ( zeka oyunu). Yön değiştiriyorlar. Kimisi geldikleri yere geri dönüyor (anıları yaşatın , tekrarları alkışlayın , fotokopisini çekin , burası boş bir meydan ) Hız düşmesin,dikkat !
Sanki boşluğa düşüyorlar , denge kaybediliyor ve birden duruyorlar . Anonsu yapan tiz bir ses; “ koşmaya devam edin “ ki koşuyorlar herkes soluk soluğa ..
“ İnsanların büyük çoğunluğu tüm mutluluklarını bir başka insanın eline bilerek koymaya çalışır. Bu tür mutluluk arayışı insanın olgun olmadığını gösterir . Olgun insan mutluluğun temelinin kendi içinde olduğunu bilir “
quentin crısp
-Şimdi ben sana mutluluk köprüsü kursam adı oyalamak mı olur ?
- Bir nevi ağrı kesici gibi desem!
İkimizde gülümsedik
- Cevapların ilgimi çekiyor
- Bana etkilenmediğini söyle hemen
- Dokunursan eğer kelimelere parmakların bir ölünün vücudunda gezinecek . Soğuk tercihim değil…
Perde açılıyor , oyun başlıyor ve herkes kendi sesiyle meşgul. Görüntüyü de takan yok. -Dinlemeyi ne zaman tercih edeceksiniz ( ilk soru- ilk kopya)
Ekranı küçük kareler kaplıyor , karelerin içinde hep aynı bölüm , iyi ki ses yok.
-Sen neden konuşmuyorsun
-Sonradan konuşmanın tadını iyi bilirim . Avucumun içindeki parçaları da yerleştirdiğimde puzzle yi tamamlamış olacağım
-Biliyorum o zaman bana ihtiyacın kalmayacak .
Her ikimizde birbirimizin gözüne baktık , konuşmaya devam etmek yersizdi ..
“ kendini yetersiz gören insan tereddüt içinde beklerken , hata yapmaktan korkmayan girişimci insan , daha üstün hale gelir “
Henry c. Lınk
Yolun bitiş sinyalleri veriliyor. Bundan sonra cam bölmelerin üzerinde koşulacak , ya cam kırılırsa diye düşünmüyorlar bile …
İçindeki “ ben “ e karşı yabancılaşma ; dev bir yansıma olarak geri dönüyor , keşfin adı yalnızlık ! Bazen yerçekimine karşı inatlaşıyorlar , soru işaretleri asılı kalıyor havada bazen de her çukurda ayrı bir heyecan , hezeyan …Uzanan el - uzattıkları el aynı düğümü atıyor . İçindeki “ben” e ne zaman geri döneceksin ?
Eğer aynı zemin paylaşılamıyorsa en yoğun hisleri sunulsa da algı yetersiz kalacaktır iletişim ağı kurulamayacaktır ki bu da kişinin kendine olan yetersizliğidir ….( pencereyi aç - pencereyi kapat )
- Bütün parçaları yerleştirdim, puzzle yi tamamlamak uzun sürmedi
- Sol köşeye bak!
- Ama elimde başka şekil yok . (bakışları biliyorum der gibiydi)
- Eksik parça nerde .. Duruşu dimdikti ve karşıya bakıyordu hiç bir tepki vermeden
- Tabi ki bende
- Uzat onu lütfen !
- Sen almasını bilene kadar , onu sana vermeyeceğim…
- Gözlerimiz kin içindeydi (nedensiz )
- Bence o boşluk yüreğindir ki onu tamamlamak da zor değil. “ Her davranışın atası bir düşüncedir “ der “ Emerson “