Heybesinde taşıdığı vedayı beklenmedik zamanlarda emirinin önüne seren mürekkep; isimdir kaleme. Kaleme de sır(dır) mürekkep. Ne kalem onsuz yapar ne de mürekkep kalemsiz. iki ayrı damar birleşir bir bütün olur. O bütün; birdir, tekdir, candır, şifadır, hazandır Yunus’un terkisinde de sadâkattir, sevgidir, sevgilidir…
Kalem emir kuludur ki sır küpü diye yâd edilir. Deryada kaptandır, zindanda meşale… Ruhun eşi, yüreğin aşıdır. Ve emire ilk itaat eden sultandır, yardır… Kalem amadır, sen göz olursun ona.Yüreğini paylaşırsan o da nefes olur sana. Ve dil; üçüncü bir şahıs ki sorularla cevapların harmanlandığı mekanda kavrulunca; çukur bir kaba birikir kamburlu kabuslar. Ter rehberdir, göz kapaklarında ağırlaşan harfler de esirdir dil altına. Pas tadı buruk bir acıyla gererken ruhu, isim aynadan izler gülün intiharını. Özenle yerleşirler zaman aralığına öyle bir albümü doldurur ki isim; göz aşina, dil aşina, ruh aşina.
Hayat duvarları nemi hissedince önce avuç içlerin garipser seni. Sabır yeniden isimlenir. Tevekkül dilden düşmeyince gönül semasına yağar isimler… Kalem gururla taşıdığı ismin kervanıyla önce çölden geçer. Güneş harareti sunar billur bir kasede. Kervan içtikçe ismi; hararet daha da şiddetlenir ve yüreğe akar inci taneleri … Hardır / nardır dökülür tane tane …
*** *
H.z Adem tövbe demişti yüreğini yakıp kavuran o hikmete. Pişmanlık duygusu kabardıkça kabarmıştı göğsünde. Aşkının karşısında düştüğü durum yaralamıştı ruhunu. Öyle candan tövbe ediyordu ki arz titriyordu. Tövbe ismiyle zümrüt gibi işlenmişti Adem yüreklere ki insan; arzın beşiğinde isyan çukurunda sallandıkça dil ve yürek sahibini hatırlayıp tövbe edecekti. Tövbeyle uslanacaktı nefis…
Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel, Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel... H.z Mevlana Ne büyük saadet o!
Hangi kelime yan yana gelse küçülür o ihtişam karşısında. O ilk insan! o mübarek çehre! O beden! Arzda kirlenmeden / cennet adlı mekana konuk, cennetin ilk ağırladığı isim olmuştu. (yasakların rengi daha parlak / yasaklar coşkulara gebe / ki yasaktan türedi insanlık)
*Hz Musa asa demişti avuç içlerini, sarıp sarmalayana. Asa ismi Kızıl denize deyince; küfür yıkanıp öyle çerçevelenmişti ibret nazargahına. Hikmet burcu birbirine katmıştı dönenceleri …
Firavun ilahlık davasında, gurur dağ gibi büyümüştü ve sonu kefenin de çıplak bıraktığı beden! İman ziya(dır) / parladıkça boyna asılmıştı teslimiyet tespihi… Firavun ismi küfrün ateşi /esfeli safilin! Usta taze kalmalıydı ki bu isim; tövbe yumağı sarılsın an be an kıyamete kadar…
*Hz İbrahim aşk demişti vücudunu yakmayan ateşe. Ateş ismi; imansızlık çölünde kavurup unutulmaz kılmıştı nemrutu. O nefis ki kin ve nefretini kusuyordu. Yükselince alevler atıldı ateşe İbrahim. Şimdi üzerinde gülden bir hırka / doldu gül kokusuyla. Ya İbrahim makamın hayırlı olsun / gül koklayan seni bulsun…. Küffar şaşkın… İbret albümüne yerleşti isim. Açıldıkça bu sayfalar ruh kendini izleyecek ayna(lar) dan
* Hz Süleyman ilham demişti Seba melikesi Belkıs ın eteğini toplatan saraya. Rüzgar ve cinler emrine verilen o insan; gönül zenginliğini saraya nakşetmiş o incelikle Belkıs imanla şereflenmişti. Dillere destan o isim; gafil olan yüreklere nehir, çağlayan, deniz, derya! Bu çemberden geçmeli / ibret merdiveninde bu insan için yürümeli... Hz Süleyman’ın imanı, aşkı lisandı diğer alemlere / kaldırdı Hak aradan perdeyi. Gece ve gündüz aynı sahnede / Süleyman’ın gözlerinde. Titredi alem onun sözleriyle…
*Hz Nuh imtihan demişti yaşadığı her ânâ. Kavmine âhı, tedirgin etmişti Nuh’u. İkinci bir dirilişin kilit ismiydi / hikmete işaretti. Nuh tedirgindi ya on sekiz bin alemin sahibini kırdıysa bedduası / bu yük ağırdı. Nuh hakka kavmiyle sığınandı. Dilin ucuna geldikçe ah; uzak kılacaktı insanlık bu kelimeden. İradeye bilenecekti nefis… Her şeyden bir çift almıştı yanına / gemi hikmet penceresiydi. Nuh Hakkın izindeydi. Koptu tufan / suda yürüdü Nuh / kavmi ve gemisi!
*Hz isa teslimiyet demişti o sırra. Tablo hazırdı. Çarmıha gerilecek bir sevgili. Zulüm küfre katık ve ibret kumaşına işlenen o isim ki hakkın rahmetiyle semalara yıldız gönüllerde güneş… İman kapısını ardına kadar açtı ki hakkı dileyen bu dergaha yüzünü sürsün diye! *Hz Meryem iffet demişti taşıdığı ruha / ıslanmıştı iftira yağmurunda ne zamanki konuştu Hz İsa kucağında / pak oldu Meryem müşriklerin dilinde. O mübarek isim nakşoldu ibret beldesine. İman ışığı yakılır bu iffet abidesi doldukça testiye … Rahmanın rahmeti ne çok genişti Meryem hamileydi / o kadınların en seçkiniydi Bunaldı da yardımına hak yetişti…
*Hz Muhammed(s.a.v) sabır demişti lügat manası alçak olan bu aleme. Onun hürmetine halk edilmişti alem … Bir işaretiyle ay ikiye bölünmüş doğar doğmaz bembeyaz kundağında ümmetinin ismini zikretmiş… Aldığı her nefese şükretmişti / hep zikredeydi Ümmetinin günahı için haktan rahmet dileyendi O peygamber / yüce yaratanın cemalini seyri temaşa eyledi Yükselmesinde hiçbir hudut olmayan o insan gönüllere Hakkın nuruyla işaretlendi Mübarek dişi kırılan, ebu leheb in ağır sözlerine sabrını kalkan yapan, alemlere rahmet olarak inen; o yüceler yücesi bir de aşk demişti aldığı her nefese. Aşk ipiyle işlenmişti müminin kalbine.
Ne mübarek isim o isim / nurla süslenmiş o isim / hakla anılmış o isim… Daha alem hak edilmeden nuru onu beklemiş / bütün dilde aynı zikir (şefaat ey Allah’ın habibi) Güllerle süslendi adı / nurdan giydi tacı. Ona kuruldu aşıkların meclisi / cemali için yandı, kavruldu gönüller… Zayıfladıkça iman akar bu isimden çağlayanlar yüreğe…
İsim cam’dır kırmaya kalktığın. Ah’tır üzerine attığın. Can ve ten kasesinde ibrete bilediğin ismin nefesi / nefes sana. Elinde isimden bir harita / kaybolursan; içinde sen / içinde hikmet. Elmas avuç içinde büyürken nefsin eğilir isme. O lezzeti bulamazsın hiçbir kapıda. İsmin dergahında dilenen bir yolcusun sen. İsmin lütfuyla sunulur aşk hazinesi / çiledir, imtihandır dervişin kesesi. Gül ile yama yapılır can elbisesi/ dil unutur kendini / hikmet nazarı kaplar seni. Hak yad edilen isimler hürmetine aşkını eksik eylemesin yüreklerden / hürmetlerine af buyursun bu acizleri.Yüz sürdük kapına/ niyazımız sana / pak olan isim hürmetine /boş çevirme kulunu…
Somuncu Baba / 77